Sevgili Anneciğim,

Dayımla konuşup bana bu Landsraad ataşelik pozisyonunu ayarladığın için sana tekrar teşekkür ederim. Arrakis kumsolucanı takıntımı delilik olarak gördüğünü biliyorum ama yine de bu konuya anlayışla yaklaşmanı takdir ediyorum. Hayatım boyunca kurduğum dünya gözüyle kumsolucanı görme hayalimin gerçekleşmesine çok az kaldı!

Onu bir düşünsene. Onun yaklaştığını güçlü ve sert yanık tarçın kokusunun yanı sıra statik ve saf ışık ile anlayabilirsin. Solucan boyutlarının 450 metreye kadar çıktığı görülse de birçok kişi güney kutbu etrafındaki kumlarda 1000 metreye ulaşan canavarların dolaştığını iddia ediyor. Baharat hasatçılarını yutabilen ağızlar. Maden eritme ocağı gibi yoğun alevler üreten iç organlar. İki devasa canavar bir araya geldiğinde adeta mağaraya benzeyen boğazlarından melanj kokulu bir gaz püskürterek böğürüp birbirlerine meydan okurlar.

Düşünsene Anne!

Gezegene daha yeni geldim ama yaklaşık bir haftadır “kum yürüyüşü” üzerinde çalışıyorum. Bu ritimsiz ayak sürüme hareketinde ustalaştığımı düşünüyorum. Daha fazla bekleyemeyeceğim! Gezi grubumuz yarın yola çıkacak. Dönünce sana yazarım.

Seni çok seven oğlun,

Lancel Hurata

Savrulur kumlar buraya
Savrulur kumlar şuraya
Şurada zengin bir adam bekler
Ben ise beklerim burada

Şeyh Hulud bakidir
Titrer zaman. Kırpışır yıldızlar
Şeyh Hulud bakidir

Şeyh Hulud! Çölün Ulu Atası.
Şeyh Hulud! Yaşlı Sonsuzluk Babası.
Şeyh Hulud! Çölün Büyükbabası.

Çıplak bıçağımın ardından sensin gülümseyen.
Düşmanımın can yarası tebessüm ederken.
Senin eriyen bağrından
Dövüldü yeniden dünya.
Evvelin de Evveli,
Bin şükür olsun Yaradan’a!

Her şey bittiğinde,
Yıldızları yut birer birer,
Gebe ayı da yut,
Işığı yut, karanlığı yut, zamanı yut, evreni yut.
Sonun da Sonunda,
Bin şükür olsun Alana!

Karnın dopdolu her bir şeyle,
Sürünerek geçeceksin
Karanlık olmayan karanlığın içinden,
Taşıyan bizi, bir sonraki adıma.